Demir eksikliği anemisinin üç ana etkeninin bulunduğunu belirten Meltem Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzman Doktoru Murat Erdeniz Çarıkçı sözlerine şöyle devam etti, “Sıklıkla görülen alım azlığıdır. Ancak gastrointestinal sistemler ile enfeksiyon ve tüketim temelli kayıplar da oluşabilir. Bir başka etken de kan kaybına yol açan enfeksiyonlardır. Bilindiği gibi anne sütünde demir vardır. Ancak ilk aylarda çocuğun hızlı büyümesi münasebeti ile demir eksikliği ortaya çıkabiliyor. Özellikle altıncı aydan itibaren ihtiyacın karşılanması zor olabiliyor.” dedi.
3 kilo 300 gram şeklinde dünyaya gelen bir bebek ilk yılında 9-10 kilo civarında olmaktadır. Bunun anlamı üç kat artıştır. Bu artışa oranla uygun vitamin mineral alımı her daim ihtiyacı karşılamayabilir. Özellikle bebeğe anne sütü tam olarak verilmiyorsa ve inek sütü ile besleniyorsa durum kendisini daha çok belli eder.
Beslenme hatalarına dikkat
Yeteri kadar demir alınmasına karşı bazı beslenme hataları yapılıyorsa bu durum kendisini gösterecektir diyen Dr. Çarıkçı, “Örnek olarak süt ürünleri, çay ve tok karnına ilaç kullanımı gibi eylemler demir emiliminin faydasını azaltabilmektedir. Tüketimdeki sorun ise en çok enfeksiyonlar şeklinde ortaya çıkar. Doğumu takip eden ilk iki sene bağışıklık sisteminin tam olarak gelişmemiş olması çocuğun okul gibi kalabalık ortamlarda mikrop teması vasıtası ile enfeksiyon kapmasına sebebiyet verebilir. Çocukta soluk beniz yani kansızlık denilen durum ile uykusuzluk, iştahsızlık gibi durumları da beraberinde getirebilir.” dedi.
Toprak yeme, duvarları yalama huylarına dikkat
Demir eksikliği anemisi çocukta arttığı takdirde toprak yeme, terlikleri ve duvarları yalama gibi anormal davranışlar ortaya çıkmaya başlar. Sonraki aşamada ise gelişim bozukluğu, huzursuzluk, kalp yetmezliğine giden nabzın artması durumu, karaciğerde büyüme gibi olaylar gözlemlenir. Eğer demir eksikliği anemisi kendisini uzun bir süreçte gösterirse hırçınlık, unutkanlık, uykusuzluk ve iştahsızlık ciddi bir aşamaya geçer.
Demir eksikliği belirtileri dahilinde çocuklara ayrıntılı bir şekilde kan testi yapıldığını söyleyen Dr. Çarıkçı, “Tedavi yaş ve kiloya göre değişebilmektedir. Günde ortalama olarak 3-5 mg kadar demir takviyesi yapılır. Tedavi, uygulanan ilaçlar gastrointestinal sistemde hızla emilen formda olduğundan 1-2 ay sürebilmektedir. Tedavide asıl amaç ailelere demiri hangi gıdalarla doğru bir şekilde verileceğinin öğretilmesidir. Bunun için şu gibi durumlara dikkat etmek gerekir; örneğin aç karnına alınacak denildiğinde bazı aileler bunu yemekten önceki açlık olarak algılayabiliyorlar. Burada sözünü ettiğimiz açlık iki öğün arasındaki açlık durumudur.” dedi.
Demir tedavisi ihmale gelmez
“Tedavi sürecinde beşinci güne gelindiğinde kanda demirin etkili olduğunu gösteren bir hücrede çoğalma olup olmadığına bakılacaktır” diyen Dr. Çarıkçı sonraki aşamaları şöyle kaydetti, “Testler çok önemlidir ve ihmale gelmemelidir. Şayet hücrede bir çoğalma söz konusu ise tedavi netice veriyor anlamına gelmektedir. Demir düzeyleri belirli aralıklarla kontrol edilir ve değerler normal sınırlara gelene kadar tedaviye devam edilir. Demir tedavisi ihmale getirilmemelidir. Şayet demir tedavisinde ihmal söz konusu olursa enfeksiyonlarda artış gözlemlenmekle beraber, bağışıklık sistemi ve psikolojik, ruh sağlığında bozukluklar artış gösterecektir. Bu nedenle belirtiler dahilinde vakit kaybetmeden çocuğunuzu uzman bir doktora göstermelisiniz. Yoksa ileride daha vahim neticeler ile yüzleşmek zorunda kalınabilir” dedi.