Alt gömülü 20 yaş dişleri ve komplikasyonlari

Sürme yaşı tamamlandığı halde normal kapanışta yerini alamamış kemik ve yumuşak doku içerisinde bütünüyle veya kısmen kalmış dişler 'Gömülü diş' olarak tanımlanmaktadır. Alt yirmi yaş dişlerinin gömülü kalma nedenleri genel olarak üç ana başlık altında toplanmaktadır. Bunlar;

1. Lokal faktörler: Komşu dişin yapı ve dizi bozukluğu nedeni ile oluşturduğu baskı, uzun süreli kronik iltihaplanma, dişin çevresindeki doku yoğunluğu, süt dişlerinin uzun süre düşmemesi, çenelerin gelişimlerini tamamlamalarına bağlı olarak gelişen yer darlığı , dişlerin gelişim anomalisi veya germin başka bir yönde bulunması, dişin sürmesi sırasında anatomik veya patolojik herhangi bir engelle karşılaşması , çocuklarda ateşli hastalıklar sonucu kemikte meydana gelen değişiklikler

2. Sistemik faktörler

A - Prenatal faktörler: Heredite, hatalı beslenme, spesifik enfeksiyonlar
B - Postnatal faktörler: Raşitizm, anemi, herdeiter sifiliz ve tüberküloz, gelişmemiş çenelerde yer darlığı, çene ve çevre doku hastalıkları, endokrinal hastalıklar, travma, beslenme bozukluğu
3. Bozuk gelişmeler: Cleido-craniyal dizostoz, Oksisefali, Projeri, Akondroplazi, Damak yarığı

Alt gömülü 20 yaş dişlerinin gerekli hallerde çekilmemeleri halinde oluşabilecek komplikasyonlar şu şekilde sınıflandırılabilmektedir:

1 Perikoronitis:
Teorik olarak perikoronitis ağızdaki tüm dişlerde görülebildiği halde vakaların çoğunda en fazla alt 20 yaş dişlerinde belirgindir. Özellikle gömülü alt 20 yaş dişlerinin neden olduğu bir enfeksiyon şekli olup yarı gömülü dişlerde kronu çevreleyen yumuşak dokuların enfeksiyonu olarak tanımlanmaktadır. Meydana gelen iltihaplanma akut, subakut veya kronik tipte olmakta ve bazı vakalarda ülseratif gingivitis görülmektedir. Kısmen sürmüş dişin üzerindeki dişeti ve diş kronu arasında bir folikül meydana gelmektedir. Bu folikül ağız boşluğu ile ilişkili olup klinik muayene sırasında yumuşak dokuda bu açıklık gözlenebilmektedir. Her iki cinsiyette eşit oranda, en çok 16-30 yaş arasında ve sıklıkla bahar aylarında görülmektedir. Entelektüel bireylerde görülme riski daha fazladır. Bu durumun sosyoekonomik seviyesi düşük toplumlarda 20 yaş dişinin erkenden çekilmesine bağlı olduğu düşünülmektedir. Perikoronitis tablosununu alevlendiren etkenler arasında üst solunum yolu enfeksiyonları, emosyonel stres, zayıflık, gebelik (özellikle 2. trimester) sayılmaktadır.

Akut perikoronitis: Çiğneme ile artan, uykuyu engelleyen, komşu sahalara yayılan zonklama şeklindeki ağrılarla karakterizedir. Çeşitli derecelerde ağız açmada zorluk, yüzde şişlik ve yutma sırasında zorluk izlenebilmektedir. Ağız kokusu vardır. İlgili bölgedeki dişeti şişmiştir ve çok hassastır, ufak bir temas ile bu dokunun altından pü gelebilir.

Subakut perikoronitis: Ender olarak yayılan, devamlı, künt bir ağrı ile karakterizedir. Hasta İstenmeyen tat, ağız içi şişlik ve çenesindeki huzursuzluktan şikayet etmektedir. Akut değişime oranla subakut perikoronitis daha az sistemik şikayet vermektedir. Yanak ısırma, ağız kokusu, bukkal sulkusta fluktuasyon gözlenen klinik bulgular arasındadır. Pü oluşumu görülebilir.

Kronik Perikoronitis: Bir-iki gün kadar süren orta dereceli künt bir ağrı ile karakterizedir. Dönem dönem şikayet tekrarlanmaktadır. Hasta istenmeyen, hoş olmayan bir tattan şikayetçidir. Radyolojik muayenede ilgili bölgede krater şeklinde defekt izlenir. Henüz çene gelişimini tamamlamamış bireylerde enfeksiyonu kontrol altına aldıktan sonra konservatif tedavi düşünülebilir, ancak daha yaşlı bireylerde enfeksiyonu kontrol altına aldıktan sonra dişin çıkartılması en güvenli yoldur.

2. Periodontal hastalığın meydana gelmesi: Gömülü alt 20 yaş dişleri komşu dişin periyodonsiyumuna zarar verebilmektedir. Özellikle yarı gömülü alt 20 yaş dişi komşu ikinci moların distalindeki kemik desteğini zayıflatır ve zaten rahat temizlenemeyen bu bölgede periodontal sorunlar oluşabilir. Düşük dereceli bir gingivitiste bile bakteriler ikinci moların kök ucuna doğru ilerler ve ciddi bir periodontitis ortaya çıkartabilirler. Gömülü 20 yaş dişi olan hastalarda ikinci moların distalinde genellikle derin periodontal cep saptanması bu durumu kanıtlayan önemli bir bulgudur.

3. Diş Çürüklerinin meydana gelmesi: Yirmi yaş dişi kısmen veya tamamen gömülü olduğu zaman diş çürüğüne neden olan bakteriler hem 2. moların distal yüzeyini hem de 20 yaş dişini etkiler ve her iki dişte birden çürük meydana gelebilir. Gömülü diş ağız içinde hiç görülmese bile çürük yine de meydana gelebilir. Hastanın bu bölgeyi etkili bir şekilde temizleyememesine ve bu bölgeye dolgu yapılması sırasında güçlükler oluşması sebebiyle hastaların yaklaşık %15`inde gömülü 3. molar dişleri çürük nedeniyle çekilmektedir.

4 Kök Rezorpsiyonu: Gömülü alt 20 yaş dişleri sürme sırasında komşu diş kökünde rezorbsiyona (erime) neden olabilmektedir. Genel olarak; bu durumun yanlış yönlenmiş dişin komşu dişin köklerini, sürmekte olan daimi dişlerin süt dişlerinin köklerini rezorbe etmesine benzer şekilde rezorbe ettiği düşünülmektedir.

5 Protez kullanımının engellenmesi: Dişsiz bir ağızda hareketli veya sabit bir protez yapılmadan önce gömülü diş varsa bunların cerrahi olarak çıkartılmaları gerekir. Alveoler kretteki rezorpsiyona ve protezin baskısına bağlı olarak zaman içinde bu gömülü dişlerde pasif sürme ortaya çıkabilir. Mukozada ülserasyonlar ve odontojenik enfeksiyonlar oluşabilir.Tamamen kemikle çevrili dişler; herhangi bir patoloji göstermemeleri ve hasta yaşının 40'dan fazla olduğu durumlarda genellikle herhangi bir problem yaratmazlar. Ancak gömülü dişin üzerinde 1-2 mm kemik varsa ve bu bölgeye hareketli bir protez yapılacak ise; zamanla bu bölgedeki kemiğin rezorbe olması, mukozanın perfore olması ve ağrılı ve enfekte bir tablo oluşması beklenir. Enfeksiyon cerrahi ve medikal yötemler ile kontrol altına alındıktan sonra ilgili diş çekilmeli ve protez üzerinde değişiklikler yapılmalı veya yenisi hazırlanmalıdır. Özellikle ileri yaşlı hastalarda tam gömülü dişler bırakılabilir. Ancak üzerindeki kemiğin durumu dikkatle değerlendirilmelidir.

6. Odontojenik kist ve tümörlerin meydana gelmesi : Gömülü diş alveoler kemiğin içerisinde kaldığında foliküler kesede onunla birlikte kalmaktadır. Bu kese kistik dejenerasyona uğrayarak dentigeröz kist veya keratokiste dönüşebilir. Eğer hasta takip edilirse sorun olmaz ancak kontrolsüz vakalarda hasta başvurduğunda kistin boyutları çok fazla büyümüş olabilir. Eğer dişin kronu etrafındaki radyolusent alan 3 mm `yi geçerse dentigeröz kist teşhisi yanlış olmaz. Dental folikül epitrelinden odontojenik tümörler de gelişebilir. Bu konuda en popüler olan ameloblastomdurBu tip patolojik antitelerin 40 yaşın altında geliştiği de bildirilmiştir

7. Orijini belli olmayan ağrıların meydana gelmesi:  Bazen hastalar gömülü alt 20 yaş diş bölgesinde herhangi bir patolojiyi gösteren klinik ve radyolojik bir işaret olmamasına rağmen ağrıdan şikayet etmektedirler. Bu durumda gömülü alt 20 yaş dişlerinin çekimi bu ağrıların kaybolmasını sağlayabilmektedir. Bunun sebebi henüz aydınlatılamamıştır. Gömülü alt 20 yaş dişlerinin yaklaşık %1-2 si bu nedenle çekilmektedir.

8. Çene kırığı olması: Gömülü dişler çenede işgal ettikleri yer nedeniyle zayıf bir hat oluştururlar. Ve bu hat boyunca kırık meydana gelebilir. Yüz bölgesine darbe alınma riskinin yüksek olduğu sporlarla uğraşanlarda çene kırıklarının oluşmasını engellemek amacıyla gömülü alt 20 yaş dişlerinin çekimi önerilmektedir.

9. Ortodontik tedaviyi engellemesi: Birinci ve ikinci molarlara ortodontik tedavi uygulanacağı zaman eğer gömülü üçüncü molar varsa bu diş tedaviyi engelleyebilir. Ve böyle bir durumda ortodontik tedaviye başlamadan önce gömülü dişin çekilmesi gerekli olur. Bir başka durum ortodontik tedavi bittikten sonra alt çene ön bölgede çapraşıklığın meydana gelmesidir.
Güncelleme Tarihi:28/05/2025
Yayınlama Tarihi:26/11/2008
Okunma Sayısı:15858
Soru sor